mutfak kedileriyiz biz, yumurtaları kırarız, unları saçarız, tasmadan kaçarız. pişerken koklar, doyunca da söylemesi ayıptır bir sigara yakarız.

23 Temmuz 2008 Çarşamba

fırın ızgarada çipura


Kedilerin hastası olduğu bir yemek buuu :) İnsanlar da kedilerden aşağı kalmıyor bu hususta, balık sevenler parmakları yalayarak yiyorlar. Çok da basit ayrıca.


Malzeme:

Bir adet çipura

Karabiber, kırmızı biber, kurutulup ufalanmış biberiye, azıcık da kuru nane

Zeytinyağı


Yapılış:

Balığımız alınır, temizlenir, ki daha pratiği var ayıklanmış almak. Yıkanan balığın pulları da temizlenir, üzerine resimde de görüldüğü üzere bir kaç çizik atılır. Balığımızın sığacağı bir kaba yağ ve baharatlar konur, balık da bu kaba konur ve dinlenmeye bırakılır. Aradan bir kaç saat geçince ısınmış fırın ızgarasına yerleştirilen balık fırında yarım saate yakın pişirilir. Limon dilimleri, bol sulu süper kırmızı soğan, patates salatası-2 servis edilir. Yanında bir tek rakı tavsiye edilir :)

acaip bir somon poşe





Poşe kelimesi pouched kelimesinden geliyor sanırım, pouched ise pouch ile ilgili, poşet gibi bir şey anlamı anladığım kadarıyla. Somon poşe diye bir şey görünce ikea da "bu ne menem bir şeydir ?" diye sorup yapmaya karar verdim ama türkçe bir tarif bulamadım içime sinen. İngilizce sitelerde ise poşe ya da pouched olarak verilen tüm tarifler haşlama ile bağlantılı idi, tamam haşlanacak da nasıl? Hatta pouched eggs adlı tarifler var ki bildiğimiz çılbır, ama menuye koyarak artiztlik yapabilirsiniz bu adla :) Neyse ben de kendimce bir tarif uydurdum. Olay şudur.




Malzeme:


Bir dilim ayıklanmış somon (norveç)


karabiber, kırmızı biber


limon suyu


zeytinyağı


alüminyum yufka


ince bir bez, balığı saracak kadar




Yapılış:


Bir tencereye su doldurulur ve kaynatılır. Balık beze sarılır ve tencereye bırakılır, amacımız dağılmasını önlemek, çünkü oldukça çabuk dağılan, lifli ve yağlı bir balık somon. 10 dakika 15 dakika falan yani pişme kokusu gelmeye başlayıncaya kadar haşlanır ve bezden soyulur. Alüminyum folyo açılır, balığa bir tatli kaşığı zeytinyağ, azıcık limon, azıcık baharat konur ve folyonun üzeri de kapanır. Folyoya sarılmış balık fırına atılır yine bir 15 dakika falan fırında pişirilir, aynı folyoyla tabağa alınıp servis edilir.




Ben yanında sarımsaklı kaşarlı ekmek parçaları, tereyağlı mısır ve patates salatası - 1 ile servis yaptım.


3 Temmuz 2008 Perşembe

fava


Sanırım herkesin birbirinden farklı yaptığı tariflerden biri de bu. Kimisi soğanı kavuruyor, kimisi havuç ya da çeşitli otlar ekliyor. Ben en kolay ve sade haliyle yapmayı tercih ediyorum.


Malzemeler:

Kuru iç bakla (resimdeki kadar olması için bir su bardağı falan yeter sanırım, yapalı o kadar zaman oldu ki)

Zeytinyağ

Limon

Yarım kuru soğan

isterseniz dereotu


Yapılış:

Baklaları bir gece önceden ıslatın. Ertesi gün suyunu süzüp üzerine yeni su koyun ve iyice pelte olana kadar haşlayın, haşlama suyunu süzebilir veya çektirebilirsiniz. Az miktarda, bir yemek kaşığı kadar falan zeytinyağ ilave edip iyice ezin ve dinlenmeye bırakın. Baklalar dinlenirken kuru soğanı incecik kıyın ve hafifçe öldürün, kırmızı soğan kullanırsanız daha iyi olur. Soğanları da baklaya katın, limonun suyunu sıkın ve onu da ilave edin, ee tabi biraz da tuz ekleyin. Karışımı bir servis tabağına alın, üzerinde çatal veya bıçak yardımıyla şerit halinde çizikler açın ve zeytinyağ gezdirin. Bu haliyle en azından bir kaç saat dinlendirdikten sonra karıştırın ve gerekirse tekrar yağ-limon-tuz ekleyin. Ben o anki kafama göre baharat da ekleyebiliyorum, bu size kalmış, dereotu, kapari vb. ile süsleyip afiyetle yiyin:)

4 Haziran 2008 Çarşamba

red regret



Adının hikayesini anlatayım önce, bir yerde içmeden veya araştırmadan yine uydurup yaptığımı sandığım bu içkiye bir isim ararken bu isimde karar kıldık. Tatlımsı ve soğuk olduğu için bir kaç bardak içilebilecek türden bir şey olduğuna karar verdik, ama votkasını daha çok koyar ve dayanamayıp hızlı hızlı içerseniz çarpabilir :) bu yüzden de pişman olabilirsiniz :) "regret" İngilizce pişman olmak/pişmanlık anlamlarına geliyor (ri-gret diye okunuyor), red zaten malum, kırmızı demek. Ad için Erkin'e (http://eckoes.blogspot.com/) teşekkürler :)





Malzeme:

1/2 kg. taze, kokulu çilek

20 cl. votka

bir yemek kaşığı toz şeker

1/3 çay bardağı su

süslemek için taze nane yaprağı vb.



Yapılış:

Çileklerin sapları koparılır, iyice yıkanırlar ve süzülürler. Onlar süzülürken şeker suya katılır ve iyice karıştırılır. Çilekler rondo vb. yardımıyla iyice püre haline getirilir. Bu püre benzeri çileğin içine votkanın az bir kısmı ve şekerli su konur, karışım tekrar karıştırılır ve bardaklara (ortalama üç-dört bardak çıkıyor) kaşık yardımıyla konur. Bardaklar buzluğa yerleştirilir ve arada karıştırılmak süretiyle bir kaç saat buzlukta bekletilir. Koyulaşıp, parçalı buzlu bir hal alınca kalan votka da eklenir, nane ile süslenir, ve içime hazırdır. Votka miktarı arttırılabilir. Süslemek için ince ince kesip hafif şekerleyip dondurduğunuz ya da karamelize edip dondurduğunuz çilekleri de kullanabilirsiniz.

3 Haziran 2008 Salı

fırında mantarlı krep


Mantar manyakları için bire bir bu tarif bence :) Sabah kahvaltıda yedim ve bayıldım, ama akşam yemeği olarak da tüketilebilir.




Malzeme:


Krep hamuru yapmak için (2 kişi: 4 krep):
1 yumurta
iki bardak kadar un
boza kıvamında olmasını sağlayacak kadar süt
tuz




Harç için:
1/2 kg. kadar mantar
bir kaşığa yakın tereyağ
bir kaşık krema (kaşıklar yemek yenen kaşıktır)
iki kaşık kadar eritme peyniri/krem peynir
karabiber
Sos için:
bir kaşık tereyağ
bir kaşık un
iki kaşık süt
iki kaşık krema
iki adet kiri peynir (şart değil)
(az gelirse miktarı katlayarak arttırın, ister az ister çok soslu yenebilir çünkü)
50 gr. taze kaşar

Üzeri için:
100 gr. kaşar, rendelenecek


Yapılış:


Krep malzemesini tamamen topaksız hale gelene kadar bir çatal yardımıyla çırpın. Bir kepçe ile kepçeyi tamamen doldurmadan, eğer tavanız büyük ise doldurarak ısınmış tavaya boşaltın. Ama çok ısınmış olmasın, yoksa hamur yayılmadan pişiverir, döker dökmez tavayı sallayın ve hamur yayılsın. Her iki yönünü de pişirin, bu şekilde dört krep hazırlayın.

Krepler beklerken mantarları soyun, ince ince doğrayın ve tereyağı erittiğiniz bir tavaya tüm mantarları koyun, arada çevirerek soteler gibi pişirin. Mantarların pişmesine yakın kremayı katın ve tavanın altını iyice kısın, eritme peynirini de ekleyin ve iki üç dakika daha pişirip altını kapatın. Tuz ve karabiber ilave edin.

Başka bir tavada un, süt ve tereyağı beşamel yaparmış gibi karıştırarak pişirin, koyulaşmaya başlayınca krema ve kiri peyniri ve kaşarı ilave edin ve iyice karıştırın, topak yapabiliyor, aman dikkat.

Kreplerin ortaya yakın kısmına uzunlamasına iç malzemeyi koyun, dar kalan yarımı geniş tarafa doğru yayın yani ikiye katlar gibi yapın ve krebi rulo haline getirin. Tüm krepleri rulo yapınca fırın kabınıza dizin ve sosu önce üzerine sonra yanlarına dökün ve kaşar serpip ısınmış fırında üzeri kızarana dek pişirin.




Şandi


Hmmm, nerden başlasam ? Mesela vereceğim tarifi bir ara sıcak basınca ben uydurdum sanıyordum desem? Ama sonra böyle bir şey olduğunu duydum, ama üzülmek yerini sevindim, demek ki isabetli atmasyonlarım varmış desem? Fakat sorun şu ki adı şandi mi, şendi mi yoksa chandy mi bilmiyorum. Araştırdım fakat bulamadım.



Neyse, amaç şudur hafif içerek gevşemek ve ciddi düzeyde serinlemek :)


Malzeme:

Bir şişe beyaz şarap, aman ekşi olmasın, iğrenç oluyor.

Bir şişe sade gazoz ya da maden suyu, bence gazozla daha güzel.

Bir limon

Taze nane yaprakları

Buz


Yapılış:


Güzel ince bir bardak ya da kadeh alınır, içine yarısından az fazla soğutulmuş beyaz şarap konur, kalanına gazoz ilave edilir. Bir kaç damla limon suyu sıkılır, posasız olsun, süzün mümkünse. Buz ilave edilir ve en son olarak taze nane ile süslenir. Nanenin buradaki tek işlevi süs olmak değil, içilirken mis gibi ferah ferah kokarak sanki içinizi temizliyor. Hatta istenirse nanenin özü çıkarılıp o da ilave edilebilir, o öz olayını da az sonra başka bir tarifte anlatacağım zaten.


Tavsiyem güzel bir müzik açın, ayaklarınızı uzatın, sakin bir sesle muhabbet edin, içli kitaplar okuyun, hayal kurun :)
*reklama giriyor diye beni hapse atarlar mı acaba ki ? :P ben tılsım marka beyaz şarap kullanıyorum, tavsiye ederim.


10 Mayıs 2008 Cumartesi

acılı ezme /ezme




Benim hemen hemen her zaman cidden zevk alarak yediğim bir şey acılı ezme. Özellikle yanında boş pide ile, ısmarlanan yemek gelmeden önce, deli gibi açken, bazen o kadar zevk alıyorum ki yemekler kalsın ben böyle takılırım diyorum. Fakat bu kadar sevmeme rağmen evde hiç denememiştim, ablamın Kazakistan'dan gelmesini de bahane bilerek hazırladığımız sofrada ezmeye de yer olsun istedim ve en sonunda geçen hafta denedim.


Malzeme:

Büyük kırmızı domates, ama şu içi sarı domateslerle falan yapılmaz bu aklınızda olsun.Resimdeki kadar için ben üç tane orta boy domates kullandım.

Bir küçük ya da yarım büyük salatalık.

Taze nane (üç beş sap yeterli)

Maydonoz

Bir kaşık domates bir kaşık biber salçası (yemek yenen kaşık)

Acı pul biber, normal toz kırmzı biber

Yarım limon suyu, az sirke (bunlar şart değil)

tuz

Yarım orta boy soğan (incecikkk doğranmış)

zeytinyağ

karabiber vb.


Yapılış:

Domates ve salatalıkların kabukları soyulur, ve ince dilimler halinde kesilirler. Sonra bu ince dilimler daha da ince ince kıyılırlar. Bunu yaparken büyük ve keskin bir bıçak oldukça işinize yarar. Bu kıyılmış karışıma soğanlar da eklenir ve suları süzülür, bunun için tel elek, daha da
iyisi bir tülbent kullanın bence.
Bu süzülmüş karışımın tamamen ezik olmaması lazım, yani sadece suları hafifçe süzülecek, eciş bücüş olmayacaklar. Karışım tabağa alınır, içine kıyılmış nane ve maydonoz eklenir ve karıştırılır. Sonra ise salçalar, zeytinyağ ve baharat eklenir ve bir kaşık yardımıyla iyice karıştırılıp malzemeye yedirilir son eklenenler. İstenirse azıcık sirke, limon suyu ve biraz daha zeytinyağ eklenir ve son kez karıştırıldıktan sonra yarım saat falan dinlendirilir, afiyet olsun.


tereyağlı karides


Benim gibi deniz ürünü düşmanı olan birinin vereceği son tariftir bu sanırdım ama gelin görün ki geçen ay Bostanlı'da bir yerde arkadaşların yanına uğrayıp ve orada tattığımda "ben bunu denemeliyim" dedim. İlk kez kendi irademle ikinci çatalı almıştım karides denen meretten ve hala kusma arzusuyla dolmamış olmam bana yabancı bir durumdu.


Yerken iyice inceledim nasıl yapılır diye düşündüm, ve en sonunda garsona içinde şeker olur olmadığını sordum, olmadığını öğrendiğimde iyice şaşırdım çünkü yediğim şey bariz tatlıydı. Ve garsona güvenmeyerek evde denerken azcık şeker de ilave ettim, yiyenler de gayet memnun kaldı, o kadar yiyeceğin arasında bittiğine göre demek ki kötü değildi :)


Malzemeler:

yarım kg. çim çim karides (yani en küçük boy karides, minikler oldukça:)

arzuya göre en bir buçuk- iki yemek yenen kaşıkla tereyağ

toz ve pul kırmızı biber

bir kesme şeker

tuz


Yapılışı:

karidesler haşlanıp ayıklanır ya da ayıklanmış alınıp haşlanır, aman bıyığı falan varsa temizleyin. Tabi yaparken ben yapmadım bu kısmı, o yaratıkların bıyığını falan elleyebileceğimi hiç sanmıyorum. Hatta itiraf edeyim, haşlanmış hallerinde bıyık görünce çığlık çığlığa "alın bunu burdaaaaaaaann" diye bağırıp mutfaktan kaçtım.

Haşlanmış karidesler soğurken, mümkünse teflon tavaya tereyağın yarısından fazlası atılır ve kızdırılır.Yağ eriyip ısınınca içine karidesler atılır ve bir kaç kez çevrilir, Bir kaç dakika kadar sonra şeker, toz ve pul biberler de katılır be beraber pişmeye başlarlar (biberler oldu biraz daha durursa yanacaklar dediğiniz an tamamdır pişme süresi için), en sonda tuz eklenir. Ocaktan almaya yakın kalan tereyağ da konur ve o da iyice eriyince ocağın altı kapatılır ve tüm yağıyla birlikte karidesler tabağa alınır, ekmek banılarak yenir.
gönderen: yavru kedi

naneli


Yemek yanında da yenebilecek olmasına rağmen benim nazarımda tam anlamıyla bir meze bu adını naneli koyduğum şey.


Malzemeleri şöyle: (tek ya da iki kişi için)

yarım kilo yoğurt

bol taze nane (bir demetten az olsun ama)

bir iki diş sarımsak

tuz

z.yağı

ve incecik bir tülbent


Öncelikle yarım kilo yoğurt tülbente dökülür, tülbent bohça gibi bağlanır ve bir yere asılır. Arada
sıkılır, yoğurdun suyunun süzülmesi sağlanır, evet süzme yoğurt yapıyoruz. Ama normal süzme
yoğurtlar kadar katı olmaması lazım o yüzden en fazla bir saat bu işlemi yaptıktan sonra taze
naneyi ince ince ama çok da kasmadan doğruyoruz. Yoğurtla naneyi bir kapta karıştırıp tuzu,
ezilmiş sarımsağı ve bir yemek kaşıyı civarı zeytinyağı da ekliyoruz. Hazırdır :)
gönderen: yavru kedi

24 Nisan 2008 Perşembe

zeytinyağlı iç bakla

Uzuuun zamandır internet bağlantım yok. Taşındım ve taşındıktan takriben 7 hafta sonra ancak bağlandı telefonum ve internetim, o da kavgayla ancak. İnternet kafelere de pek bayıldığım söylenemez, o yüzden bu bir buçuk aydır yeni bir şeyler denemiş ve uydurmuş olmama rağmen yazamadım.

Havaların zaman zaman cidden sıcak olması sebebiyle bir iştahsızlık, bir yiyelim ama ne yiyelim, atıştırmalık olsun, hafif olsun dönemi başladı bende.Doğal olarak da zeytinyağlılar, mezeler ve benzerleriyle uğraşıyorum bu aralar, tabi ki zamanım olduğunda sadece.


Dün tatil olduğu için büyük bir sevinçle bospa yani Bostanlı pazarına koştum, ve yine her zamanki gibi sebze, meyva, baharat, peynir kokularından başım döndü. Allahtan gözüm dönmedi de yiyemiyeceğim kadar şeyi sırtlanıp gelmedim.

Bu pazar şenliğinde aklıma iç bakla yapmak geldi ve bir kilo da bakla aldım. Neden hazır ayıklanmışından almadım bilmem, sanırım kendime iş çıkartmaktan zevk alıyorum.
Neyse malzeme listesini vererek işe başlayayım.

Malzeme:
Bir kilo ayıklanmamış bakla, isteyen yarım kilo ayıklanmışından yapsın.
Bir kırmızı soğan
Taze nane, dereotu
Hafif yumuşak yani kuru sarımsakla taze sarımsak arasında bir yerde kalmış olanlarından en az 10-15 diş sarımsak
Zeytinyağ (ben tariş sızma kullanıyorum ve çok memnunum)

Yapılış:
Önce baklaları ayıkladım, bir kaba alıp üzerlerine kaynak su döktüm. Su soğuduğunda tek tek zarlarını çıkardım, bu şart değil ama diğer türlü insanın ağzına geliyor.

Soğanı (küçük bir baş ya da yarım, soğan tadı çok baskın olmamalı) rendenin küçük kısmında rendeledim ve zeytinyağ koyduğum tencereye attım. Biraz çevirdikten sonra sarımsakları da aynı yere attım ve biraz daha beraber çevirdim. Baklaları da tencereye koyup, üzerini kaplayacak kadar su ilave ettim, çay kaşığının ucuyla şeker ve yeteri kadar da tuz da koyup kısık ateşte pişmeye bıraktım. Pişirme için belli bir süre veremiyorum, ama taze oldukları için çok sürmez, arada tadına bakarak ayarlanabilir. Altını kapatmaya yakınsa ince kıyılmış taze nane, bir kaç yaprak yeterli, ve az da dereotu koydum ve yaklaşık bir iki dakika sonra altını kapattım. Ilınmaya başladığında üzerine azıcık z.yağ gezdirip yenmeye hazır hale getirdim. Dileyen yoğurt, dileyen limonla ya da sade olarak yiyebilir. Bu yemek istendiği zaman salata ya da meze olarak istendiği zaman da ana yemek olarak tüketilebiliyor, o yüzden seviyorum iç baklayı. Afiyet olsun, yarasın :)

Dip not: Denemedim ama kanaatimce daha fazla dereotu ve pirinç/bulgur eklenerek iyice yemek formatına da sokulabilir bir tarif bu. Deneyince bilgi veririm:)

gönderen: yavru kedi

11 Şubat 2008 Pazartesi

açık börek

Hem kahvaltıda hem çayla yenebilen az değişik bir börek bu, akşam yemeğinde de yiyebilirseniz tabi ki, kim karışır? :)

Ben bunu iki çeşit olarak yapıyorum, ikisin de malzemelerini vereceğim, isteyen başka iç de kullanabilir ama bana en uygun bunlar gibi geliyor.

Malzemeler:

Her iki tarif için de kabın büyüklüğüne yetecek miktarda yufka ben bir buçuk falan kullandım, en ufak, salata kabı gibi olan borcamlar için. Zaten tüm malzemeleri kendi kabıma göre veriyorum, gerekli ayarlamaları yapabilirsiniz sanırım.
2 kaşık yoğurt, 1 kaşık sıvı yağ, 2 kaşık su, azcık tuz karışımı, 1 yumurta (toplamda iki çeşit için, birini yapan yarıya indirsin)

gelelim ayrı malzemelere, bir tanesi için parçalanmış veya rendenin büyük tarafında rendelenmiş kaşar veya tulum peyniri, mozarellası olan mozarella kullansın tabi.
bir kaç dilim ince şerit olarak kesilmiş sucuk, salam veya jambon, ya da ikisi üçü birden
iki üç adet mantar, soyulmuş ve ince kesilmiş
kesilmiş yeşil zeytin, bir kaşık falan mısır
zevke göre kırmızı etli biber ya da yeşil biber, yine ince doğranmış
tuz, karabiber

Yapılış: Kabınızı yağlayın, yarımdan fazlaca bir yufkayı dışarı taşacak şekilde serin, yoğurtlu karışımdan sürün ve kap büyüklüğünden biraz büyük olan bir yufka parçasını buruşturup serin. Bol peynirli malzeme koyun, isterseniz bu kata sadece peynir ve sucuk vb. koyabilirseniz, ben öyle yaptım, yine buruşuk yufka, yoğurtlu karışım ve yufka. Kalan malzemeyi, mısırlı, mantarlı, zeytinli olacak şekilde koyun, koyduğunuz bu malzemeyi rendelenmiş eriyen peynirinizle kaplayın. Gelelim en alta koyduğumuz yufkanın sarkan kısımlarına, onları o sarkık hallerinden kurtarıp kabın yan kısmına dolayın, içe içe kıvırır gibi, o kıvrımlı kısma da yumurta sürün ve ısıtılmış fırına verin, yufkalar ve peynirler kızarınca olmuş demektir, fırında biraz beklesin, soğumaya başlayınca dilimleyin.

Diğeri için malzemeler: ufalanmış ya da dilimlenmiş beyaz köy peyniri, kesilmiş siyah zeytin, kırmızı etli biber, maydonoz, kekik, kuru ya da taze nane, incecik dilimlenmiş domates, toz ya da pul kırmızı biber. Aynı yöntemi bunda da uygulayın, yalnız en üst kısma peynir rendelemek yok, onun yerine baharat serpeceğiz.

Not: Ara katlardaki yufkayı ikişerli değil üçlü de yapabilirsiniz, hamuru bol olsun, doyursun derseniz.

gönderen: yavru kedi

sofistike kolay pasta

Önce pastanın adı nereden geliyor açıklıyayım, bisküvili bir pasta olduğu icin kolay pasta sınıfına giren bir pastacık bu ama biraz süslü ve alengirli, şık yani, o yüzden de ne alakaysa sofistike olduğuna karar verdim, aslında kelimeyi seviyorum, kulaga hoş geliyor işin özü budur:)

Malzemeler: 10 orta kalınlıkta dilim için
2 Paket kakaolu bisküvi, etininki (farkındayım ebeninki gibi oldu ama değil, yanlış anlaşılma olmasın :terbiyesiz smiley)
2 paket krem şanti
yeterli miktarda süt, krem şanti ve sos için, yarım yağlı olması daha makbul hafiflik açısından
çikolata sosu (poşet alıp yapabilir ya da hazır alabilirsiniz)
parça çikolata, bir çay bardağı kadar yeter sanırım, keyfinize kalmış
bir tatlı kaşığı kadar kakao (olmasa da olur)

Yapılışı:Efendiiim, şimdi uygun derince bir kap alınır ya da alüminyum(bu kelime nasıl yazılıyordu bak kafam karıştı) folyo serilir, kap kullanacaksanız içini folyo ile kaplayın çünkü keserken folyoyu çıkarıp keseceğiz kapta kesemeyiz, bisküviler dizilir 8 adet yeterli, ikişerli bir dizin oluşacak, isterseniz hafifçe ıslatın sütle. Sonra, krem şanti yayılır, kalınca bir katman olarak, sonra yine bisküvi, tabi bu arada krem şantiyi hazır ettiğinizi varsayıyorum. Kalan krem şantiyi ikiye ayırın, bir yarısına parça çikolatayı boca edin ve bu karışımı yayın, yine bisküvi. En son kalan krem şantiyiye ise ufalanıp toz haline gelmiş bisküviyi katın, iyice yedirin. Onu da yayın, tamamdır sarın şimdi folyoya, buzluğa atın. Donduktan sonra servis yaparken, çıkarıp bir beş dakika bekletin. Dilimleyin ve her dilime tam üst kısımlarına gelecek ve hafifçe aşağıya akacak şekilde çikolata sosu dökün, tabağa da biraz kakaomuzdan serpin, tercihen kahve ve türevleriyle sunun. Nasıl, hoş oldu, değil mi? Afiyet olsuuun.

gönderen: yavru kedi

27 Ocak 2008 Pazar

fırında makarna

bu da yapılışı çok kolay bir yemek.

çubuk makarnayı haşladık. mantarları da haşladık. hatta birlikte de yapılabilir bu işlem, serde üşengeçlik var. etleri minicik doğrayıp bir iki çevirdik. makarnanın içine etleri, mantarları, bezelyeyi koyup karıştırdık. borcama boşalttık. 4 yumurtayı ayrı bir kapta çırptık. aldığı kadar sütü ve yumurtayı makarnanın üzerine döktük. burada püf noktası, karışımın makarnanın seviyesiyle aynı olması. en üstü incecik kaşar dilimleriyle kapladık. üstü açık bir şekilde fırına verdik. makarnalar karışım sayesinde bütünleşince ve üstü kızarınca olmuş demektir.

dilimleyip börek gibi yiyebilirsiniz. afiyet olsun :)

üşengeç yemeği

uzuun uzun yemek yapmayı, hele de soğan doğramayı, maydonozları ince ince kıymayı, vb. pek sevmediğimden 'kısa zamanda hazırlansın, fakat lezzetli olsun' cular tarafındayım.

geçen gün yine "uğraşmayayım, ama ne yapayım," diye düşünürken aklıma geliverdi şimdi tarifini vereceğim yemek. hemen anlatayım:

gereken malzemeler, dana eti, iri mantarlar ve küçük patates. eti küçük bir bütün halinde alırsanız iyi olur, çünkü parçaların kalın ve dövülmemiş olması lazım. şimdi, etleri kalın, bifteklik gibi kesiyoruz. 2 saat kadar haşlıyoruz ki onları pişirmek için fırında fazladan zaman harcamayalım. patatesleri orta kalınlıkta, kabuklarını soymadan, güzelce yıkayarak tabi, yuvarlak biçimde kesiyoruz. geniş bir kaba haşlanmış etleri, doğranmış patatesleri ve mantarları (bütün olarak) koyuyoruz. biraz zeytinyağı... bolca sarımsaklı tuzot, kekik, karabiber, kırmızı biber, az nane koyup iyice karıştırıyoruz. karışımı kapaklı bir borcama, hop fırına. son derece lezzetli yemeğimiz kısa zamanda hazır. güvenebilirseniz, doğal mantarla çok daha güzel oluyor. unutmadan, karışıma kaşar da rendeleyebilirsiniz.

güle güle yiyin.

15 Ocak 2008 Salı

mantarlı cemşit (ilk ad fırınlanmış karışık)

Bu yemeğin şimdilik adı yok hatta tadı da yok :) Henuz fırında ama ben hemen yazmak istedim.
Malzemeler:
mantar
kırmızı etli biber
kesilmiş siyah ve yeşil zeytin
mısır
kaşar
tek diş sarımsak
doritos cips (ben acılı kullandım)
tereyağ
keyfinize göre baharat (ben acı pul biber ve kimyon koydum az miktarda)
tuz

Nasıl yapılır: (hatta neden yapılır hikayesi)
Efendim neşeyle mutfağa girilir, mide guruldamaktadır. Yalan söyledim neşeyle falan girilmez, asabiyet bünyede hüküm sürmektedir ama mide gurulduyor evet, o konuda yalan yok. Ne var ne yok bakılır ve yukardaki malzemeler bulunur. Mantarlar, biberler ve sarımsak doğranır tereyağda bir süre çevrildikten sonra bir çay bardağı su eklenerek pişirilir. Bu arada kaşar rendelenir, evet kaşar manyağıyım sanırım ben, hatta kaşarı koruma ve kalkındırma derneği kurmayı düşünmekteyim:) Mısır tanecikleri haşlanır bir de aman unutmayalım. Ortalık hafiften kokmaya başlayınca akla İstanbul`da açılmak istenen mezeci düşer ve ziyadesiyle hayal de bu fikirin peşi sıra zihne süzülür:) Ve bu yemeği bu hayalin paylaşıldığı arkadaşa adamak düşünülür, ne kıyak ama ! Ben yiyeceğim ama ona adanmış olacak, evet dahice :) Odaya uğranır ve böyle böyle denir yemek anlatılmadan, tarif verilmeden. O tarife buradan bakacak ve severse bu yemeğin bir adı olacak :)

Neyse yemeğe dönelim, yemek değil aslında atıştırmalık demek uygun, hatta bira mezesi olmaya aday bence...Et yanında da iyi gidebilir gibi. tekrar neyse, mantarlı karışım pişince ısıya dayanıklı bir kaba alınır, içine zeytinler,kırılmış cipsler, rende kaşar ve mısır eklenir, tuz konur, isteniyorsa baharat eklenir, iyice karıştırılıııır. Bu arada "I keep saying I feel but there is nothing to feel" diye mırıldanılmaktadır* Karıştırma işleminden sonra tabağın en üst kısmına yine üstte kalacak şekilde mısır serpilir ve dilim kaşarlar konur ve aralara da dik olacak şekilde düz, bütün cipsler sokulur ki araya karışan cipsler yumuşasa bile biraz kıtırlık olsun yemeğimizde. Tabak alınır 200-250 derece arası fırına verilir, tahminen bir 15 dakika kalır fırında ya da kaşarlar eriyince cipsler yanmadan çıkarın arada bakıp, en garantili yöntem bu bence. Evet artık hazır, fırını kapatınca beş dakika bekletin ki içini çeksin, kendine gelsin ve de ağzınız da yanmasın.Afiyet olsun.

Editlerin Şahı: yemeğin adına karar verildi, yukarıda gördüğünüz üzere adı mantarlı cemşit kondu, "neden erkek ismi?" sorusuna "içinde acı olduğu için, zeytin ve biber erkeksi yiyecekler olduğu için" cevabı alındı :) ismi koyan lölölaylon arkaşıma hitaben: şimdi ben bilmeden fallik biber doğraması mı yaptım? :)

Hanımefendi Editi: tadına baktım, yedim, gayet super olmuştu, yanında rosto veya kalın bir dilim biftekle akşam yemeğinin kralı olur diyorum.

*şarkı: it used to be me - the cure, uzun süredir dinlemediğim bu şarkıyı bana hatırlatana ve getirene teşekkürler......

gönderen: yavru kedi

10 Ocak 2008 Perşembe

Hasta Çorbası

Malzemeler:
Çorbalık tavuk, ama etli olması daha iyi, ne de olsa hasta çorbası, sırf suyuna talim olmaz
Şehriye ya da çorbalık kesme
Sarımsak
Soğan
Tuzot, sebzeli bulyon veya bir benzeri
Karabiber
Maydanoz
2 kaşık yoğurt

Yapmaya başlıyoruz: Tavuğu yıkayın ve haşlamaya başlayın. O haşlanırken sarımsağı doğrayın, maydanozu da aradan çıkartın. Tavuğun suyu kaynarken içine ikiye ya da dörde bölünmüş fazla iri olmayan soğanı atın. Haşlama işi bitince soğanı atabilirsiniz. Tavuğu tencereden çıkarıp parça pinçik edin:) ve tencereye geri atın, göz kararı şehriyenizi atın, sarımsağı ve bulyon, tuzot ne tercih ettiyseniz onu da ekleyin. İyice kaynadıktan ve şehriyeler de haşlandıktan sonra yoğurdu çırpın ve ekleyin.Bir iki taşım daha kaynasın. Ocağı kapatın ve azcık dinlendirin, ocağı kaparken maydanozu ve karabiberi ilave edin.

Ben bunu yaparken sarımsağı önce tavada z.yağda biraz çevirip o an canım da çekerse biraz salça da ekleyebiliyorum, ama az salça yani çorbaya tadı gelecek ama rengini kırmızı yapmayacak kadar falan.

İtiraf ediyorum :) Bu çorbayı ilk kez şu an yapmaktayım, annem ve tanıdıklarım tavuk çorbasına sarımsak, soğan koymaz, maydanoz koyan gördüm ama annemin evinde o da konmaz. Sonuç korkunç olursa buraya not düşeceğim, "hastayken bu bitkilerin antiseptik, antibiyotik özelliklerine kandım, yaptım bir hata" diye. Ama daha faydalı olur diye düşündüm, ne de olsa dünyanın pek çok yerinde doğal ilaç olarak görülen bitkiler bunlar, özellikle de sarımsak. gerçi piştiği zaman etkisini yitirdiğini de söylüyor pek çok kaynak, belki de çorba pişince ilave etmek dsaha doğru olur, hem tadı kalır, hem ağız yakmaz hem de faydası olur. Bulyon koymamın sebebi ise tavuk çorbasının doğal halini genelde biraz yavan bulmam, bir de gripken falan insan zaten daha az tat alıyor, ee hastayız diye zevksiz beslenmek de şart değil ama :).
Salça kısmı tamamen gerçektir ve denenmiştir:)

Sonuç : Harika oldu, evet, evet güzeldi.

yazan: yavru kedi

Ayışığı Soslu Tavuk

Malzemeler:
Tavuk göğsü
köri, karabiber, toz kırmızı biber, arzuya göre nane vb.
knorr sebzeli bulyon
3 yemek kaşığı civarı un
yarım limon
büyükçe bir diş sarımsak
100 gr. civarı taze kaşar rendesi
2-3 kaşık yoğurt
yarım çay bardağı kadar sıvı yağ

Yapmaya başlıyoruz: Sevgili tavuğumuzu acımadan jülyen doğrayın, yani parmak parmak olsun. Yağı tercihen yapışmayan bir tavaya koyun ve tavukları atıp bir iki kez karıştırın ve kapağını kapayın. Tavuklar suyunu salma-çekme ve pişme aşamasındayken siz de sarımsakları ufak doğrayın, tavaya atın, tavuklar sularını çekip sote havasından kızarmaya başlama durumuna gelince baharatları ve ufalanmış bulyonu da ekleyin, bırakın kızarsınlar beraberce. Bir kasede un, yoğurt, bir miktar su (kıvamı boza kıvamı yapmaya yetecek kadar), yarım limonun suyunu çırpın ve tuz ekleyin. Kızaran tavukları servis tabaklarına alın ve soğumamaları için kapak kapatın, bunu tabağa aldıktan 30 saniye sonra falan yapın ki ilk andaki buharın etkisiyle yumuşamasınlar. Tastaki karışımı aynı tavaya koyun, yağ kaldıysa süzebilirsiniz. Karışım göz göz olunca gerekiyorsa su ilave edin, gerekmiyorsa kaşarı da ekleyin ve kaşarlar eriyince servis tabaklarının boş kalan yarısına da sosu koyun. İsterseniz üzerini maydanozla süsleyin, şahsen ben artislik olsun diye süslemiştim :).Afiyet olsuuun :) Yanına sade pilav ve/veya ufak patateslerle yapılmış patates salatası hoş olabilir.

Bu yemeği 3 4 gün önce uydurdum, eski ve sevdiğim bir arkadaşım gelmişti ve evde fazla şey yoktu, denedik memnun kaldık. Sosun rengi sarı olduğu içinse arkadaşım yemeğin adını ayışığı soslu tavuk koydu. Oldukça romantik bir yemek adı olduğuna karar verdik :) Yanına şarap da açıp romantik akşam yemeklerinde tüketmek mantıklı ama sarımsaklara dikkat :):)

yazan: yavru kedi